Zâti ile Tecellî Aralarını Fark Edememe
Bütün insanları şeffaf camlar şeklinde farz ediniz. Bu takdirde güneş, bütün insanlarda ayrı ayrı tecellî edecektir. Şimdi bu insanlardan birisi, kendisinde güneşin tecellîsiyle tezâhür eden ziyâya bakıp güneşten gaflet ederek, diğer bütün insanları kendinin aydınlattığını iddia etse, bu adamın ahmaklığını ifade edecek kelime bulamayız.
İşte, Firavun bu adamdan hadsiz derecede daha ahmak ve echel[1] bir kâfir olup, kendisinde tecellî eden cüz’î bir iktidar cihetiyle, diğer insanları –hâşâ– kendisinin yarattığını iddia etmiştir.
Diğer taraftan, bir başka kimse de güneşin kendisindeki tecellîsini bizâtihi güneş zannederek kendisinin güneş olduğunu tevehhüm[2] etse, bu hareket ne derece meczubane olur?
İşte, istiğrak[3] hâlinde zâti ile tecellîyi fark edemeyen Hallâc-ı Mansûr, o cezbeden kurtulamayarak, “Ene’l-Hak” demiş ve devrinin ulemâsı, onun düştüğü bu vartadan[4] kurtulması için derhâl ölüm iksiri içmesi lâzım geldiğine karar vererek, kendisinin katline hükmetmişler.
[1] Echel: Aşırı derecede câhil, çok bilgisiz kimse.
[2] Tevehhüm: Asılsız şüpheye düşme, kuruntuya, vehme kapılma, delîle dayanmayan ihtimal üzerinde durma.
[3] İstiğrak: Bir şeyin içine dalma, gark olma. Allah’tan başka her şeyden ilgisini keserek vecde dalma hâli, kendinden geçip dünyâyı unutma.
[4] Varta: Tehlikeli durum.

Bu konuda geri bildirim bırakın